See
discussions, stats, and author profiles for this publication at:
https://www.researchgate.net/publication/344898206
An Overview of Ecofeminism: Women, Nature and Hierarchies
Article
in
the Journal of Academic Social Sciences · September 2020
DOI: 10.29228/JASSS.45458
CITATIONS
3
READS
4,242
1 author:
Some of the authors of this publication are also working on these related projects:
An Overview of Ecofeminism: Women, Nature and Hierarchies
View
project
Yıldız Merve Öztürk
İ
zmir Demokrasi Üniversitesi
2
PUBLICATIONS
3
CITATIONS
SEE PROFILE
All content following this page was uploaded by
Yıldız Merve Öztürk
on 27 October 2020.
The user has requested enhancement of the downloaded file.
The Journal of Academic Social
Science Studies
Yıl: 13 - Sayı: 81 , s. 705-714, Güz 2020
An Overview of Ecofeminism: Women, Nature and Hierarchies
Yıldız Merve Öztürk
ORCID ID:
https://orcid.org/0000-0002-1052-9536
Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İngiliz Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Tezli
Yüksek Lisans Öğrencisi, Bişkek – KIRGIZİSTAN
Makale Geçmişi
Öz
Geliş: 23.07.2020
Kabul: 08.09.2020
On-line Yayın: 30.09.2020
Ekofeminizm, kadınların ve doğanın eril-egemen toplumda nesnelleştirilmelerinden
dolayı çevre ve kadın meselelerinin birbiriyle bağlantılı olduğunu iddia eden
disiplinler arası eleştirel bir teoridir. Bu teoriye göre,
sistem eril-merkezli bir
hiyerarşi ve dualiteler oluşturarak toplumda eşitsizlik yaratır ve erkeklere üstünlük
sağlar. Diğer yandan, bu hiyerarşi ve ikilikler eril olmayan varlıkların üzerinde baskı
kurmak ve onları ötekileştirmek için kullanılır. Böylelikle, eril-egemen hiyerarşik
düzende, erkek/kadın, kültür/doğa, insan/doğa, beyaz/siyah, bilinç/bilinçdışı,
mantık/duygu, ruh/beden gibi dualiteler meydana gelir ve birinci olan ikinciye
hükmeder. Yani, bu düzende erkek kadından, kültür doğadan ve mantık duygudan
daha üstündür. Ayrıca, erkek kadından üstün sayıldığı için tüm baskın özellikler
erkeklere atfedilir ve alt özellikler kadınlarla ilişkilendirilir. Bu şekilde, erkek
kültürü, bilinci, mantığı ve ruhu sembolize ederken, kadın doğayı, bilinçsizliği,
duyguyu ve vücudu temsil eder. Bu durumda, eril-egemen toplumda kadın ve doğa
birbirilerine yakın olurlar ve benzer şekilde kavramsallaştırılırlar. Bu yakınlığa sebep
veren temel faktör, hem doğanın hem de kadınların üreyebilme ve yaratabilme
kabiliyetleri olmasıdır. Mesela, kadınlar insanları dünyaya getirirken, doğa da
kaynaklarıyla yeryüzünde yaşamın sürekliliğini sağlar. Bir diğer faktör ise, ikisinin
de toplumda pasif rol alması ve bağımlı olmasıdır. Kadınlar doğurganlıkları
nedeniyle domestik yaşam sürmeye zorlanırlar ve pasifleşirler. Ekonomik
özgürlüklerini elde edemeyen kadınlar erkeklere bağımlı olurlar. Diğer yandan, doğa
da tabiatı gereği aktif bir varlık değildir. Doğa hareket edemediği ve konuşamadığı
için insanlara bağımlı bir pozisyonu olur. Kadın ile doğa arasındaki bu bağ
kadınların doğurganlığını doğallaştırırken, doğanın verimliliğini ise kadınlaştırır.
Örneğin, kadının doğaya daha yakın olması durumu onun üreyebilme özelliğinin
doğal bir durum olarak algılanmasını sağlar ve annelik kadının en doğal vazifesi
olarak resmedilir. Buna ek olarak, kadınların biyolojik yapıları yüzünden domestik
hayat yaşamaları da doğal algılanır. Böylelikle, kadınların toplumsal kimlik
edinememeleri ve erkeğe bağımlı olmaları normalize edilir, kadınlar toplumda obje
olarak var olurlar. Diğer yandan, doğa da eril-merkezli sistemde tıpkı
bir anne
üretkenliği ve cömertliğiyle öne çıkar. Doğa yenilenebilir kaynaklarıyla ataerkil
sisteme hizmet eder. Böylelikle, sistem doğayı bolluk, sonsuz kaynak ve gücünü
sağlayan bir obje olarak algılar. Sonuç olarak, hem kadınlar hem de doğa eril-egemen
toplumda nesnelleştirilir ve sömürülür. Sistem kadınların doğa ile yakınlığını onları
toplumdan dışlamak için öne sürer. Bu çalışma, eril-merkezli hiyerarşinin ve
dualitelerin erkekleri yüceltirken eril olmayanları nasıl ezdiğine ışık tutar; kadınlarla
doğanın neden yakın algılandığını açıklar. Ayrıca çalışma bu bağın kadınları ve
doğayı ötekileştirerek onları yakın bir şekilde kavramsallaştırdığını gösterir.
Ardından çalışmada Âdem ile Havva’nın anlatısına değinilerek erkek/kadın,
kültür/doğa ve insan/doğa hiyerarşileri örneklendirilir ve bu anlatıda doğayla kadına
karşı baskıcı tavır açığa çıkarılır. Sonuç olarak, çalışma eril-merkezli toplumda aynı
muamele gördükleri için çevre ve kadın meselelerinin birbiriyle ilişkili olduğunu
savunan ekofeminist teori üzerine geniş bir perspektif sunar.
Anahtar Kelimeler
Ekofeminizm
Kadın
Doğa
Eril-Merkezcilik
Toplumsal Hiyerarşi